21 Ağustos 2013 Çarşamba

Süleymaniye Camii




Süleymaniye Camii Istanbul'a defalarca gitmeme rağmen daha evvel hiç ziyaret etmemiştim..
En son gidişimde Ayşem Süleymaniye Camii'nde akşam yemeğimizi orada yemeği teklif edince yazın ortasında kuru fasulye pilavınve ardından yenen Kemalpaşa tatlısının bu deli zevkli olacağını düşünememiştim..

Ayşem blog aleminde olmayan kesinlikle kendi aleminde ve benim alemimle içiçe bana daha evvel bu derece yakın olmamış özel insanlardandır benim için..
Kendisinden bahsetmek için satırlarım oldukça uzun olacağı için Ayşem için kısa ve öz olarak söyleyebileceğim tek şey yanında kendimi kendim ve güvende sanki annemin yanında bulunuyormuş gibi hislerimin ağır bastığıdır..

Süleymaniye Camiine ilk girdiğimiz zaman geniş pencerelerin birinde oturduk..
Akşam olmaküzereydi..üst resimdeki camlardan sızan mavi ışık ve bu muhteşem mavinin sebebi akşamın ışıklarıydı günün Süleymaniye'de noktalanmasıydı..

Bir pencere içinde Ayşemle derin bir sohbete kaptırdık kendimizi öylesine derinki okunan akşam azanını dahi camiinin içinde olmamıza rağmen çok uzaklardan duyarmış gibi namaza hazırlanmak için nerdeyse kıpırdamayı,kalkmayı düşünemedik..

Saf tutup kardeşlerimizle kılınan namaz ve üzücü ama gerçek bir avuç cemmatin bu muhteşem camiinin hakkını verdi mi bilemiyorum..

Süleymaniye de çok şeyim kaldı..
Arka bahçesinde kuş bakışı izlediğimiz İstanbul kaldı mesela..
Oturduğumuz duvarın hemen altında o eski ve kaderine terk edilmiş mahalle sokaklarının yalnızlığı kaldı içimde..



Ayşem..
Sen de kaldın içimde..

Bu ziyaretimde çok az resim çekebildim..
Bir insan bir insanı çekince içine ziyade bir şeyler yapmak gelmiyor fikre..


Süleymaniye'de duyulan huşu ve hissedilen derinlik,kılınan namaz ve edilen baldan tatlı sohbet bilemiyorum içimde kaç yıl yer eder kaç yıl yaşar..

Söyleyebileceğim tek şey..

Süleymaniye maneviyatın zirveye tırmandığı ve günler geçmesine rağmen tırmandığı yerden bir nebze aşağıya inmeyen muhteşem bir mekanın yaşattığı duygusallık ve inancın damgasını vurdu kalbime..

Sizin için Süleymaniye Camii hakında bilgiler aktarmak istedim..olur da ziyaret ederseniz bana da dua edin olur mu?




GENEL BİLGİLER>Kaynak:I Am Istanbul

Bir rivayete göre; Kanuni Sultan Süleyman, Süleymaniye Cami’nin inşasına karar verdiği zaman, bir gece rüyasında Hz. Muhammed’i görür; Hz. Muhammed, ona camiin nereye yapılacağını göstermekten başka, camiin iç ve dış unsurları hakkında da birtakım bilgiler verir: “Minberi şuraya, mihrabı şuraya, kürsüyü de şuraya yapınız,” şeklinde ifade buyurur. Büyük bir heyecan ve sevinçle bu güzel rüyadan uyanan Sultan, sevinç gözyaşları içinde Allah’a şükreder, sabah namazını kılar ve hemen Hz. Muhammed’in işaret ettiği yere giderek Mimarbaşı Sinan’ı yanına çağırtıp, Sinan’a buraya bir cami yaptırmak istediğini söyler. Sinan’da bu teklifi bekliyormuşçasına: “Sultanım! Cami’yi şu şekilde yaparız; mihrabı şurada, minberi şurada, kürsüsü de şurada durur; şu kadar kubbesi, şu kadar camı, şu kadar da ayağı olur!” diyerek Kanuni’ye Hz. Muhammed’in rüyasında söylediklerini aynen tekrarlar. Bunun üzerine Kanuni tebessüm ederek Mimar Sinan’a bağırır ve: “Mimarbaşı! Benim rüyamdan haberli gibisin!” der.





Mimar Sinan da aynı rüyayı gördüğünü ifade edercesine:“Sultanım! Sizin dün geceki kutlu rüyanızda ben de oradaydım ve bir iki adım gerinizden geliyordum!” diye karşılık verir. Bu durum karşısında sevinç ve heyecanı bir kat daha artan Kanuni:“O halde bir an evvel caminin inşası başlasın!” diye ferman buyurur. Bu emri evvelden bekleyen Mimarbaşı da, hiç zaman kaybetmeden hazırlıklarını tamamladı ve Şeyhülislam Ebüssuûd Efendi’nin temele ilk taşı koymasıyla caminin inşasına başlanılır.

Evliya Çelebi bu eşsiz eserin yapımını şöyle anlatmıştır: “Bütün Osmanlı ülkesinde ne kadar bin mükemmel üstat,mimar, yapı ustası işçiler ve taşçılar ve mermer işleyenler varsa hepsini toplayıp üç yıl bütün ayakları bağlı forsa temelini yerin altına indirdiler. Temel kazanların vurdukları kazmaların sesini yeraltında dünyayı sırtında taşıyan öküz duyardı. Üç senede binanın temeli yeryüzüne yükselip bina meydana çıktı. Bir yıl o halde kaldı… Bir yıldan sonra Sultan Beyazıd-ı Veli’nin presesine (hiza ipi) göre mihrap konuldu. Dört tarafına duvarlarını, kubbe aralarına varıncaya kadar 3 yıl yükselttiler. Ondan sonra metin, güçlü dört paye üzerine yüksek kubbeyi yaptılar. Süleymaniye Camii’nin ne yolda şekillendiği, bu ulu camiin kubbenin mavi tasının ta üst tepesi Ayasofya kubbesinden yuvarlak ve yedi meliki arşın yüksek cihanı kaplayan bir kubbedir.”

..dahası ve camiinin videosu için:Süleymaniye Camii Efsaneleri



Sevgilerimle..

Blog Calismalarim
Blog Calismalarim

”Bu Dünyada Çiçeklere Bakmak İçin Cehennemin Çatısında Yürüyoruz,Haydi Gelin,Çatıya Çıkalım!”

3 yorum:

  1. Sevgicim nasıl güzel anlatmışsın,okurken duygulandım.Çok güzel resimler çekmişsin ayrıcada..Resmi bile insanın ruhunu dinlendiriyor.Ne kadar güzel camilerimiz var,Adanadaki Sabancı camiyide görmeni isterim..Gidip hemen gezmek istedim,inşallah ilk fırsatta!!..paylaşım için teşekkürler..sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. CANIM BİR İLAHİ VAR O GELDİ AKLIMA
    "CANIM BURAYA GELDİ AMA KALBİM BEYTULLAHDA KALDI"
    SENİNDE CANIN GİTTİ AMA YÜREĞİN İSTANBULDA KALDI GALİBA
    SENİ ÇOK İYİ ANLIYORUM BİR TANEM

    YanıtlaSil
  3. Fatih'te otururken hemen hemen her gün uğradığım bi camiydi çok sık gitmeme rağmen içine her girdiğimde ilk kez giriyormuşum gibi.............
    çok büyüleyici gerçekten.

    YanıtlaSil

Recent in Recipes

SON YAZILAR